27 Şubat 2015 Cuma

Puan verdiğim kitaplarım

2014 yılında okuduğum, ancak blog'da paylaşmadığım kitaplardan bazıları :)
  1. 1984 - George Orwell   * * * * *
  2. Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali    * * * *
  3. Küçük Prens - Antoine de Saint-Exupery       * * *                                
  4. Semerkant - Amin Maalouf        * * * *
  5. Hayvan Çiftliği - George Orwell       * * * *
  6. Silo - Hugh Howey    * * * *
  7. Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley     * * * *
  8. Karanlığın Sol Eli - Ursula K. Le Guin       * * *
  9. Afrikalı Leo -  Amin Maalouf       * * * * *
  10. Rüyanın Öte Yakası - Ursula K. Le Guin     * * * * *
  11. Hızımızı Tadacaksınız - Dave Eggers      *
  12. Doğu'nun Limanları - Amin Maalouf     * * *
  13. Sur Kenti Hikayeleri - Ali Ayçil          * * *
  14. Eğlencesini Yitiren Ülke - Cüneyt Özdemir    * * *
  15. Puslu Kıtalar Atlası - İhsan Oktay Anar       * * * *
  16. Otostopçunun Galaksi Rehberi - Douglas Adams  * * *
  17. Katilin Şahidi - Algan Sezgintüredi   * * *
  18. Kurma Kız - Paolo Bacigalupi   * * * * *
  19. Fahrenheit 451 - Ray Bradbury    * * *

Sonun Geldi Sevgilim (Tuna Kiremitçi)


Tuna kiremitçinin sanırım daha önce, şuan ismini bile tam hatırlayamadığım bir romanını okumuştum.
İsmini hatırlayamamamdan anlaşılacağı üzerine, beni pek açmamıştı. Daha doğrusu kitabın sonuna gelene kadar beğendiğimi, sonunun ise bende acele ile özensizce yazılmış izlenimi bıraktığını hatırlıyorum. 

Şöyle bir gerçek var ki, bazı yazarlarımız popülerler, bu yüzden de  kitaplarının pazarlanması da daha iyi oluyor. Kitap çıkar çıkmaz hemen bir iki röportaj patlatıyorlar, tanıdık bir isim olduklarından kitap iyi olmasa bile, hızlı bir giriş yapıyorlar piyasaya filan… Tuna Kiremitçi de benim bu kategoriye koyduğum dolayısıyla da kitabını almak için o kadar hevesli olmadığım yazarlardandı. Ta ki kitap hakkında bir eleştiri yazısı okuyup, Murat Menteş ile olan arkadaşlığının izlerinin yeni kitaba yansıdığını okuyana kadar. Daha önce bahsetmiştim, Murat Menteş, yeni kitap çıkarsa da koşa koşa alıp okusam dediğim yazarlardandır. Dolayısıyla, gerçekten Tuna Kiremitçi’nin, Murat Menteş tarzına yaklaşıp yaklaşmadığını bilmesem de, adının Murat Menteş ile aynı cümlede yer alması ve afili filintalarda okuduğum bir kaç yazısı bu kitabı almama yetti.

Kitaba gelirsek; kitabın e
ğlenceli bir konusu olduğunu düşünüyorum ve Tuna Kiremitçi de eğlenceli, kendini okutturan bir dil tutturmuş.  Bir macera kitabı olsa sürükleyici derdim, ama bu kitap için uygun bir sıfat değil, ancak şöyle diyebilirim belki, kendini gerçekten okutturuyor. Öyle ki daha ilk birkaç saatte fazla ilerlediğimi fark ederek okumayı bıraktım. ( Bu paragrafı kitabı yarılamak üzeriyken yazmıştım, sonrası için görüşlerim aşağıda.)

Konuya gelince sıradan bir adamımız, onun güzeller güzeli ve pek bir me
şhur hava durumu spikeri eşi var. Çiftimiz ayrılıyor, ancak spikerimiz bu durumdan kendine pay çıkarmak ve biraz da intikam almak için, biten ilişkisini süslü yalan ve acıtasyonlar ile süsleyerek, bütün magazin programlarını ve gazetelerin magazin eklerini işgal ediyor. Ünsüz sıradan adamımız ise magazin haberlerini kaçırmayan halkımız tarafından bir numaralı kötü adam ilan ediliyor. Bir hava durumu spikeri bu kadar ünlü olabilir mi diyebilirsiniz, bence olur, sonuçta Burcu Esmersoy da spor spikerliği yapıyordu sanırım bir zamanlar.

Kitabın yarısına, kısa süre de ve okudu
ğumdan eğlenerek geldim. Bu zamana kadar Rosa’yı, biten ilişkilerini ve sıradan adamımızın magazin sayfalarında nasıl boy boy resimlerinin olduğunu, birazda Rosa’ya gıcık olarak, ben olsam şöyle böyle yapardım diye düşünerek okudum. Öyle ki, Rosa’ya artık nasıl gıcık olduysam o gece rüyamda bile gördüm :)

Tuna Kiremitçi’nin genel itibari ile e
ğlenceli bir kitap yazdığı ortada, yalnız kimi zaman (özellikle kitabın yarısından itibaren) tekrar tekrar aynı şeyleri okuyormuşum hissine kapılarak sıkıldım. Başka bir deyişle, kitabın yarısından sonra aynı konunun çevresinde benzer olaylarla dönüp duruluyor. Bu da bir noktadan sonra, yukarıda söylediğimin aksine kitaba heyecanla devam etmenize engel oluyor. Üstelik bir de araya baba-oğul hesaplaşması gibi, bence kurgu için çok önemli olmayan, ama okurken sanki yazar için kişisel olarak önemli bir konu olduğu izlenimi bırakan bir bölüm giriyor.
Açıkçası bu kitap yazarın daha önce okuduğum romanından çok farklı. Ben eğlenceli şeyler okumayı severim, o yüzden de Tuna Kiremitçi’nin yeni tarzını (mizahi) sevdim, kitap için ise fena değil diyebilirim.
Not: Bu arada, kitapta Murat Menteşin tarzını bana hatırlatan tek şey, başka kitaplara, yazarlara,  filmlere yapılan göndermeler. Murat Menteş bunu çok yapıyordu, ne kadar çok şey okumuş, izlemiş diye düşünüp ayrı bir hayran oluyordunuz.


İyi okumalar :) * * *