Yine bir Alper Canıgüz kitabıyla
karşınızdayım. Tatlı rüyalar ile ilgili yorumumun sonunda, absürt macera
komediyi sevdiğim için, kendisine bir şans daha vereceğimi yazmıştım. Bakalım,
Alper Canıgüz ikinci sansını nasıl kullanmış :)
Kitap, uzun bir işsizlik
sürecinden sonra, Gizliajans diye bir reklam şirketinde, metin yazarı olarak
işe başlayan Musa’nın başından geçen maceraları anlatıyor. Evet, kitabı kısaca böyle
özetleyebiliriz; lakin bu bir absürt macera kitabı, tabi ki işler bu kadar
basit değil :) Mesela, ölen çok ünlü bir işadamı bütün mirasını bir kediye
bırakmış ve Gizliajans’ın sahibi de kağıt üzerinde bir kedi, yoksa sadece kağıt
üzerinde değil mi?
Hiç iş başvurusu
yapmamasına rağmen, Musa Gizliajanstan iş teklifi alıyor ve tüm tuhaflıklara
rağmen işe ihtiyacı olduğu için olayları fazla sorgulamadan işi kabul ediyor.
Nitekim, ajansın aslında paravan olduğunu öğrenmesi de Musa için bir şeyi
değiştirmiyor. Üstelik daha ilk iş gününde aşık oluyor; yani ne paravanmış,
tuhafmış Musa’ya vız geliyor. Ta ki, tesadüfen bir intihara (yada cinayet ?)
tanık olana kadar. Sonrasında ise bin bir türlü tuhaflık ve olayların için de
buluyor kahramanımız kendini.
Yazarın dili, ilk kitabı
Tatlı Rüyalar’dakinden farklı değil, ancak kitabın konusundan olsa gerek, bu
kitabı bana kalırsa kendini daha kolay okutuyor. Kitapta bana eksik gelen en
önemli şey, olay kurgusunun geç başlaması, kitabın 200 sayfa olduğunu
düşünürsek, kitap ancak yarısını geçtikten sonra sizi bir maceraya dahil ediyor.
Aslında konu ilginç ve
güzel, ancak bir yerden sonra fazlasıyla absürt hale geliyor, ve bence yazar bu
absürt öğeyi kitaba yedirmekte çok zayıf kalmış. Bir başka deyişle, bu
absürtlüğü size kabul ettiremiyor. Oysa bana kalırsa, iyi bir absürt macera
kitabı, ne kadar absürt olursa olsun, yine de bu absürtlüğe size ikna etmeyi
başarır. İşte Gizliajansta bana kalırsa tam olarak bu eksik.
Yine de, kitabın hakkını
yemek istemem. Belki de sorun bendedir :) Absürt macera okumaya o kadar güzel
kitaplarla başladım ki, sonradan okuduğum bir çok şey beni tatmin etmiyor
sanırım.
Kısacası, yazarın okuduğum
bir diğer kitabı (ilk kitabı aynı zamanda) Tatlı Rüyalar ile kıyaslarsam, bu
kitabını daha çok beğendim. Ancak bu türde çok daha iyi kitaplar okuduğum için
hayal kırıklığına uğramadım dersem yalan olur. Daha önce bir çok kez yazdığım
gibi bu tür de Murat Menteş’in kitaplarını tek geçiyorum. İlk önce bunu, sonra
Ruhi Mücerret ya da Korkma Ben Varım’ı okuyun, ne demek istediğimi çok daha iyi
anlayacaksınız.
İyi okumalar :) * * *