Uzun
bir aradan sonra, Paulo Coelho'nun Casus kitabıyla blog'a geri dönüş yaptım :)
Kitap
beni al, beni al diye heryerde karşıma çıkıyordu. Buna metrobüs duraklarındaki
billboardlar da dahil :) Normalde reklamı çok yapılan kitaplara ön yargı ile
yaklaşırım ama yazarın Simyacı kitabını çok beğendiğimi hatırlayınca, neden
olmasın dedim. Ayrıca internetteki kitap alışveriş sitelerindeki yorumlarda
olumlu yöndeydi.
Casus,
20. yy başlarında casuslukla suçlanarak idama mahkum edilen Mata Hari' i konu
alıyor. Mata Hari ile avukatı arasındaki
yazışmalardan yola çıkarak yazılmış gerçeğe dayanan bir roman Casus.
Kitap,
Mata Hari'nin idam edilişi ile başlıyor. Üstelik infaz anını gösteren bir resim
de paylaşmış yazar. Yani oldukça dramatik bir son ile başladığını
söyleyebiliriz kitabın. Dolayısıyla daha kitabın başından güzel bir merak
uyandırmış yazar. Kimmiş bu kadın, ne yapmış, neler yaşamış ki sonu böyle hazin
bir şekilde bitmiş merak ediyorsunuz.
Kitap
genel olarak akıcı bir üsluba sahip. Bunun yanı sıra, Mata Hari'nin sıradışı ve
günümüz için bile fazlaca özgür olan hayat tarzı da okuyucaya merak uyandıran
unsurlardan. Ancak yazar, Mata Hari'nin hayatının bazı kısımlarını hızlıca
geçmiş gibi bir hissede kapılıyorsunuz okurken; mesela paris-lahey-paris
üçgeninde geçen bir yılı aşkın zamanı sadece bir kaç sayfaya sığdırmış. Aynı şekilde
tek aşkı olduğunu söylediği Rus asker ise sadece bir kaç cümlede geçiyor. Bu
yüzdende sanki yazar kitabın başlarında daha cömert davranmış, sonlarına doğru
ise bir an önce kitabı bitirmek için acele ediyormuş gibi bir izlenime
kapılıyorsunuz. Oysa ki kahramanımız o kadar ilginç bir karekter ki yazarın
daha çok anlatacak şeyi olmalıydı diye düşünüyorum.
Sonuç
olarak, kitabı genel anlamda beğendim. Ama bunda kitabın konusunun daha doğrusu
Mata Hari'nin hayatının sıradışılığının etkili olduğunu söylemeliyim. Demek
istediğim eğer gerçek bir insanın hayatına dayanan bir roman değil de tamamen
kurgu bir roman olsaydı, o zaman da kitabı beğenir miydim bilemiyorum. Yine de
eğer vaktiniz varsa 1-2 günde rahatlıkla bitirebileceğiniz; her zaman sahnenin
ışıklarını arayan, sıradanlığa tahammülü olmayan, fazlasıyla özgür, lüks ve
zevklerinden taviz vermemek için hayatına mal olacak tehlikelere dahi
atılmaktan çekinmeyen bir kadını anlatan ilginç bir roman!
İyi
Okumalar ! * * *