En
son okuduğum kitap İngilizce olunca, hayliyle bitirmem biraz zaman aldı :)
İngilizce roman okudum dediğime de bakmayın, aslında Buket Uzuner’in Balık
İzlerinin Sesi kitabının İngilizce basımını okudum. Neden böyle bir şey
yaptınız derseniz; İngilizce kitap okumak istiyordum ve romanında fiyatı uygundu!
Çünkü bütün yabancı romanların orijinal dilindeki basımları çok pahalı.
Türkçesini daha uyguna okumak varken, insanın da İngilizce kitap okumak için o
kadar para veresi gelmiyor açıkçası :)
Kitabın
konusuna gelirsek; dünyanın dört bir yanından 88 insan, seçkin öğrenci
statüsüyle, birleşmiş milletlerin gerçekleştirdiği bir programa davet edilirler.
Bu “seçkin” öğrenciler, yaptıkları, fikirleri veya sanatları ile normal
insanlardan farklıdırlar, bir nevi dahilik ile delilik çizgisinde yer alırlar
yada toplum tarafından öyle görülürler. Ancak, önemli bir amaca hizmet
edeceklerini düşünen seçkin öğrenciler, katıldıkları bu programın amacının
aslında tamamen farklı olduğunu keşfederler.
Kitap
için belki kısmen distopik, sonu itibari ile ütopik bir türde yer aldığını
söyleyebiliriz. Ancak, distopya türünde çok kitap okuduğum için, ben bu şekilde
değerlendirmemeyi tercih ediyorum. Konusu itibari ile, kısmen distopik öğeler
içerebilir (belli kesim insanlara karşı dayatılan bir düzen vb.), ama bana
kalırsa kesinlikle bu türde bir kitap değil.
Kitabı
Türkçe basımı ile okusaydım bile, romana ait kişisel düşüncelerimin çokta
değişiklik göstereceğini sanmıyorum. Kitap, gelişme bölümünü fazla uzun
tutarken, sonuç bölümünü ise çok kısa tutmuş. Üstelik, sonuç bölümünde işin
işine birde fantastik öğeler girmeye başlıyor.
Gelişme
de güzel güzel okurken, kitabının sonunun ve tüm soruların son sayfalara
bırakılması, bende sonu acele ile yazılmış izlenimi bırakır hep. Balık
İzlerinin Sesi’nde de öyle oldu benim için. Kitabın sonu belki yine aynı
şekilde bitebilirdi, ancak daha tatmin edici şekilde anlatılsaydı, sanırım
kitabı daha çok beğenebilirdim.
Yinede,
kitapta hoşuma giden şeyler yok değil. Mesela, Buket Uzuner’in, Romain Gary (Fransız
yazar, yönetmen, senarist, II. Dünya Savaşı pilotu ve diplomat/vikipedi) hayranlığını
fark etmemek elde değil. Çünkü, Buket Uzuner kitabının baş karakterlerinden
biri olarak bizzat Romain Gary’i seçmiş, kendi hayali dünyasında hayran olduğu yazarı
(karakterine yada geçmiş yaşantısına sadık kalarak) “seçkin öğrenci” lerinden
biri yapmış. Buda ancak bir yazara nasip olabilecek, imrenilecek bir şey
açıkçası.
İyi
okumalar :) * * *