27 Ocak 2016 Çarşamba

Sineklerin Tanrısı (William Golding)

Yeni yıla, bir klasik olan Sineklerin Tanrısı ile başladım. 
Yaşları altı ile on iki arasında değişen bir grup çocuk, atom savaşı sırasında güvenli bir yere götürülmek üzere bir uçağa bindirilirler. Ancak bindikleri uçak saldırıya uğrayarak, bir mercan adasına düşer. İşte Sineklerin Tanrısı, yetişkin kimsenin olmadığı bu cennet adada yaşamaya başlayan çocukları ve zamanla bu adayı cehenneme çevirmelerini anlatıyor.
Sineklerin Tanrısına göre, insanlarda hem iyi hem de kötü içgüdüler vardır, aslında yetişkinlerin bir kopyası olan çocuklarda buna dahildir. İyi ebeveynler, iyi eğitim, çevre vs içimizdeki kötüyü baskılarken, iyi içgüdülerimizi ortaya çıkarır. Bu ıssız adadaki çocuklarda, içlerinde baskılanmış olan kötüyü zamanla dışarı yansıtmaya başlarlar. Cahillikleri çocukça olsa da, vahşilikleri ve kötülükleri yetişkinlerden farksızdır.
Aslına bakarsanız, kitabı okurken çocukların bu adayı zamanla cehenneme çevirmesini yadırgamadım. Evet, çocuklar bazen çok acımasız olabiliyorlar. Kilolu, gözlüklü, fakir yada bir kusuru olduğu için okulda dışlanan çocuklar vb. bir çok şey herkesin bir şekilde duyduğu, gördüğü yada işittiği bir şey değil mi ? Hatta şu sıralar, çocuklar için 'Zorba olma, kanka ol' diye bir sosyal sorumluluk projesi var diye duymuştum.
Kitap hakkındaki düşüncelerime gelirsek; konusu itibari ile olmayabilir ama bence dili ve anlatımının basitliği nedeniyle, aslında bir çocuk kitabı gibi. Bu nedenle de, konusu ne kadar ilgi çekici olsa da, anlatımının basitliği nedeniyle okurken sıkıldığımı da itiraf etmeliyim. Yine de, aklınızda bu kitabı okumak varsa, kitabı çok beğenen bir çok okur olduğunu da hatırlatayım :)

İyi okumalar ! * * 

3 Ocak 2016 Pazar

Uyku (Haruki Murakami)

Uzun zamandır blogu ihmal ettiğimin farkındayım. Lakin geçerli  bir mazeretim var :) İş değiştirdim ve bir süredir çok yoğun çalışıyorum. Tabi yine günde en az iki saatim yollarda geçiyor, ancak bu zamanları kitap okuyarak geçirmek yerine, walking dead izleyerek geçirdiğimi de inkar etmeyeceğim :) Ama döndüm. Üstelik Haruki Murakami'nin Türkiye'deki son kitabı Uyku ile :)
Kitabın konusuna geçmeden önce, kitabın fiziksel özelliklerinden bahsetmek istiyorum. Çünkü diğer Haruki kitaplarının kalitesini hiç beğenmemiştim. Hele Sahilde Kafka'nın. Sanki gazete kağıdına basılmış gibiydi. Oysa Uyku çok farklı. Kağıt cinslerinden anlamam, ama kuşe kağıt dedikleri bu olsa gerek; parlak ve oldukça kalın. Üstelik ciltli. İçindeki illüstrasyonlarda cabası. Yani on üzerinden onluk bir kitap ! :) Ancak sadece doksan sayfacık. Yani doyumluk değil, tadımlık bir Haruki Murakami kitabı diyorum ben Uyku'ya :)
Peki ne anlatıyor Uyku? Haftalardır uyuyamayan bir kadını anlatıyor. Aslında kadın kendini anlatıyor desek daha doğru olur. Günlük okuyormuş yada uykusuz kadınımız size içini döküyormuş gibi okuyorsunuz. Kahramanımız, uyuyamadıkça, kendini daha özgür hissediyor, hayatı 7/24 yaşamanın hazzını fark etmeye başlıyor. Sonra, sonra birden kitap bitiyor :) Evet, Uyku için öykü yada novella (kısa roman ) diyebiliriz. Ancak bu kısa romanın vermiş olduğu mesajı ben tam olarak anlayamamış olabilirim :) Aslına bakarsanız kitabı bitirdiğimde pazarlama sektörünün oyununa geldiğimi düşündüm. O kuşe kağıt, ciltli kapak, illüstrasyonlar, Harukami'nin Türkiye'de basılan son kitabı olması...Koşa koşa gidip alıyorsunuz, heycanla okumaya başlıyorsunuz. Ama okuduğunuz sizi tatmin etmiyor. İşte o an pazarlama sektörünün oyununa geldiğinizi anlıyorsunuz.
Neyse kitabın konusuna dönmek gerekirse; uyumayı çok seven birisi olarak (ne kadar haftaiçleri 5 de kalksamda) kahramanımızın uyku hakkındaki yorumları beni düşündürdü. Evet biyolojik açıdan uyumak zorundayız, ama düşününce, yaşam dediğimiz bu kısa maratonda ömrümüzün kaç saati gereksiz uykularda geçiyor. Uykudan kıstığımız her vakit, aslında 'yaşayarak' geçirebileceğimiz birer imkan...
Evet böyle söylüyorum ama yarın pazar, alarmımı 9'a kursam da biliyorum ki, yarın yataktan çıkmam hayli vaktimi alacak :)
İyi okumalar ! 
 * * * ( Yıldızlar Haruki Murakami'nin hatırına...Yoksa aradığınız bir Sahilde Kafka, Bir Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu ise, Uyku size aradığınızı vermeyecek )