23 Şubat 2017 Perşembe

Wool Serisi 1:Silo, Wool Serisi 2: Vardiya (Hugh Howey)

Yakın bir gelecekte yeryüzü zehirli gazlardan yaşanmaz haldedir. İnsanlar çok katlı yer altı silolarında yaşamaktadırlar ve artık yaşanmaz halde olan dünyayı sadece ekranlardan görmektedirler. Öyle ki, bu yeni düzende "idam cezası" yeryüzüne gönderilmektirYerin metrelerce altına kurulan bu yeni düzende, itaat en önemli şeydir; bazı şeyleri sorgulamak ise en tehlikeli... Ancak kimileri hiçbir soruya cevap bulamadıkları bu hayatın gerçekliğinden şüphe etmeye başlar...


Hugh Howey'in Wool serisinin ilk kitabı olan Silo'yu okuyalı hayli zaman oldu. Öyle ki, ikinci kitap olan Vardiya'ya başlamadan önce ilk kitaba geri dönüp hikayeyi hatırlamam gerekti. (Çok beğenerek okuduğum bir romandı en azından bunu hatırlıyorum :) ) Ben Silo'yu okurken henüz ikinci kitap daha Türkçeye çevrilmemişti, bu da araya baya zaman girmesine ve doğal olarak benim ilk romandaki bir çok şeyi unutmama sebep oldu. 
Serinin ilk kitabında ) Silo yaşantısı ile tanışıyoruz. Silo'nun ne olduğunu ve ne için inşa edildiğini yada dünyanın neden yaşanamaz bir hale geldiği gibi soruların cevaplarını ikinci kitaba saklayan yazar, serinin ilk romanında daha çok bize Silo'daki yaşamı ve düzeni anlatıyor. Ancak romandaki kahramanımız gibi bizde bu yeraltı yaşamının gerçekliğini sorguluyoruz. Romanın sonlarına doğru ise silo hakkında açığa çıkan bir takım gerçekler kafamızda daha fazla soru işareti bırakıyor...
İkinci roman olan Vardiya ile yazar bizi herşeyin başlangıcına götürüyor. Amerika yine Ortadoğu'da savaş halindedir. Ancak uzmanlar tüm savaşlardan daha tehlikeli olabilecek bir şey farketmiştir. O da insanların kanına karışmış ve saatli bomba gibi vaktinin gelmesini bekleyen nanolar. İşte Senatör Thurman'a göre bu yüzden savaş çoktan kaybedilmiştir; düşmanların keşfi kana karışan bu mikro makinelerle savaşmak imkansızdır. Ona göre dünyayı resetlemekten ve dünya düzenini sıfırdan kurmaktan başka çare yoktur. Kendisi gibi bu deli düşüncelere sahip bir kaç psikopat ile bunun planlarını yaparken, herşeyden habersiz mimar ve mühendisler olası bir nükleer sızıntı veya tehdit durumunda bölgede çalışan personeller tarafından kullanılmak üzere yeraltı yaşam alanları inşa ettiklerini zannetmektedir. Oysa ki bu Siloların kullanım amacı insanın kabuslarında bile karşısına çıkmayacak cinstendir. 
İkinci kitapta, serinin ilk kitabı gibi oldukça sürükleyici. Kafanızdaki sorularını cevaplarını, romanın kahramanı Donald ile keşfediyorsunuz; onun kafası daha çok karıştığında sizinki de karışıyor, bir şeyler keşfedip taşları yerine oturttuğunda sizde bir şeyleri çözmeye başlıyorsunuz. Ancak, kitabı genel olarak beğensem de, dünyanın sonunun gelmesine ilişkin kısımların iyi kurgulandığını düşünmüyorum. Yani koskoca evrenin sonunu getirmek, "gökten bombalar yağıyordu" dan daha fazlası olmalıydı; dünyanın kelimenin tam anlamıyla kökünü kurutuyorsanız, bunun hakkında anlatacak daha çok ve ayrıntılı şeyleriniz olmalı diye düşünüyorum :/ Belki yazar, henüz cevaplamadığı bu soruları serinin son kitabına bırakıyordur. Ancak bu konuda çok fazla umudum yok; çünkü serinin son kitabının daha çok "kurtuluş" üzerine olacağını düşünüyorum. Yine de, kitabı genel olarak beğendiğimi ve serinin son kitabının da Türkçeye çevrilmesini beklediğimi söyleyebilirim. Eğer sizde post apokaliptik ve bilim kurgu romanlarından hoşlanıyorsanız, önce Silo sonra da Vardiya kitabını tavsiye ederim ;)

İyi okumalar :) * * * *