Yazıya başlamadan önce idefix ve
d&r'den kitabın stokta olup olmadığına baktım. Ben bu kitabı almayı kafama
koyduğumdan beri kitap internette tükenmiş durumda, muhtemelen öncesinde de
stoklarda yoktu zaten. O yüzden kendimi bir kez daha şanslı hissediyorum.
Çünkü, doğum günü hediyem olan Kurma Kız, istanbul’daki d&r lerde kalan son
iki kitaptan biriymiş :)
En sonda söyleyeceğimi en başta
söyleyeyim; roman oldukça başarılı, bu kadar ödül almamasına da kesinlikle
şaşmamalı. Kitaptaki tek kusur – ki o da Yayınevi ile alakalı- özellikle
kitabın yarısından itibaren sıkça karşınıza çıkan yazım hataları. Öyle ki, bazı
yerlerde, yazım hatalarından kaynaklanan anlatım bozuklukları nedeniyle,
cümlenin anlamını anlamakta bile zorlanabiliyorsunuz. Açıkçası bu beni çok
üzdü. Çünkü bu harika romana, yayınevi tarafından gereken önemin verilmediğini
düşünüyorum.
Peki ne anlatıyor bu Kurma
Kız? Tanıtım bülteninden alıntı yapmak
gerekirse; “23. Yüzyıl… Küresel Isınmayla
yükselen okyanuslar dünya coğrafyasını değiştirmiş… Karbon temelli yakıtlar
tükenmiş; enerji depolamada elle kurulan yaylar kullanılıyor… Biyoteknoloji
dünyaya egemen ve kalori şirketleri adıyla tanınan devasa şirketler,
"gen-kırma tohumlar" üzerinden gıda üretimini kontrol altında
tutuyor. Ürünlerine pazar yaratmak için biyo-terörizmden, özel ordulardan ve
ekonomik-tetikçilerden yararlanıyorlar… Genetik yapısıyla oynanmış ekinler ve
mutasyon geçirmiş zararlılar yoluyla sürekli ölümcül salgınlar ve kitle ölümleri
yaşanıyor… amansız iktidar mücadelesinin ortasındaysa hizmet amacıyla üretilen
ve "kurmalar" adıyla anılan, korkulan ve aşağılanan Yeni İnsanlar'ın
temsilcisi, Japon efendisince kullanılıp kâğıt mendil misali atıldıktan sonra
gece kulüplerinde eti zorla erkeklere satılan Emiko var…” Yani karşımızda,
uzak bir gelecekte geçen (belki o kadar uzak değildir.), bir bilim kurgu romanı
var. Açıkçası başlarda romana adapte
olmakta, anlattığı dünyayı anlamakta biraz zorluk çektim. Sonuçta, yazar size
hiç bilmediğiniz ve duymadığınız bir dünyayı anlatıyor, ayrıca herşeyi pat diye
de önünüze sermiyor. Ancak roman o kadar akıcı ki; Gen-kırma kurtçukları, habe
pası, burgu yaylar, kalori şirketleri
vs. , bu karanlık dünyayı anlamak, nasıl, neden sorularına cevap bulmak için
daha da merakla sarılıyorsunuz kitaba.
Öyle bir dünya düşünün ki;
iklimler değişmiş, okyanuslar yükselmiş, bir çok ülke yok olmuş. Petrol tükenmiş.
Kalori şirketleri denen firmalar, biyo-terörizm ile ülkeleri piyon gibi
ellerinde oynatıyorlar. Laboratuvardan
çıkma virüsler, insanları, tohumları, ağaçları, hayvanları kırıp geçirmiş. Besin
kıtlığı var ve ülkeler, salgınlara dayanıklı, genetiği ile oynanmış tohumlar
alabilmek için kalori şirketlerine muhtaç.
Çünkü kalori şirketleri bu tohumların patentlerini ellerinde
bulunduruyor ve ülkelerin bu tohumları kendilerinin üretmesine izin vermiyor. Tayland
ise, gerek dünyadan kendini izole ederek-sınırlar kapatılmış, uluslararası
ticaret minimum seviyede- gerekse kendi gen kopyalayıcıları ve tohum bankası sayesinde,
dünyanın geri kalanından farklı olarak kendi ayakları üstünde durmaya
çalışıyor. Ancak, bir yandan da Tayland’da hükümeti ele geçirmek ve elinde
tutmak isteyen tarafların iktidar mücadelesi hakim. Romanı okurken asla yaşamak istemeyeceğiniz
bir dünyaya dalıyorsunuz ve burası o kadar berbat ve kötü bir yer ki, hayatta
kalmak için siz de kötü olmak zorundasınız.
Evet, Kurma Kız’ı temin etmek
biraz zor, ama kitabı bitirdiğinizde, bu kitabı bulmak için girdiğiniz
zahmetlere değdiğini göreceksiniz. Kesinlikle tavsiye
edilir!
İyi okumalar ! * * * * *