19 Ocak 2018 Cuma

Damızlık Kızın Öyküsü (Margaret Atwood)


Damızlık Kızın Öyküsü, erkek egemen muhafazakar bir rejimi anlatan feminist bir distopya...Güzel ama bir o kadar da rahatsız edici bir roman...Bir distopya romanı okuyorsunuz belki ama romanda yaşanılanların bir benzerinin gerçek hayatta bir gün başımıza gelebilme ihtimalinin o kadar da uzak olmadığını anladığınız an; huzursuz olmaya başlıyorsunuz... 


“Hiçbir şey bir anda değişmez; derece derece ısınan bir küvette farkına varmadan haşlanarak ölürsünüz...”

18 Ocak 2018 Perşembe

Gün Olur Asra Bedel (Cengiz Aytmatov)


Gün Olur Asra Bedel’i okuyalı bir hayli zaman olsa da,blogda paylaşmadığımı farkettim. Halbuki zaman zaman sıkıldığım anlar olsa da genel olarak çok beğendiğim bir roman olmuştu. Bence herkesin kitaplığında mutlaka bulunması gereken bir eser.
* * * * 

Yedigey, 30 yıldır birlikte çalıştığı emektar arkadaşı Kazangap'ın cenazesini vasiyeti üzerine atalarının mezarlığı olan Ana-Beyit'e gömmek üzere yola çıkar. Bu yolculuk onu kendisi, milleti ile ilgili anılara daldırır. Yaşadıkları, şahit olduğu olaylar bir bir gözlerinin önünden geçer. Acısı ile tatlısı ile geçmişi hatırlar. O gün, asra bedel bir gün olur onun için...

16 Ocak 2018 Salı

Son zamanlarda okuduğum romanlar :)

Merhaba, uzun zamandır blogda bir şey paylaşmadığımın farkındayım. Ama bu demek değil ki kitap okumuyorum :) Aksine bu aralar boş vakitlerimde kitap okumak yerine, kendime hususi kitap okuma zamanı ayırmaya çalışıyorum. 

Son zamanlarda okuduğum romanlar:

  • Maderzad Palas (Erbuğ Kaya)
Maderzad Palas, İstanbul'da geçen fantastik bir roman. Kahramanımız Ali, bir plazada çalışan, evli, sıradan bir insan iken, geçirdiği bir trafik kazasının akabinde kendini fantastik bir dünyanın içinde bulur. İstanbul'da geçen fantastik bir roman bence her türlü okunmayı hak etsede, romanın fantastik hikayesi çok havada kalıyor ve sizi ikna edemiyor. Bu nedenle, her ne kadar başlarda severek okusam da, romanın fantastik yanın ağır basması ile kitabı bitirmekte biraz zorlandım. * * *

  • Vejetaryen (Han Kang)
Bir kadının vejetaryenlik ile başlayan, daha sonra ağaç olmayı kafasına koyması ile devam eden, 3 farklı insanın gözünden 3 bölümde kadının geçirdiği bu değişimi anlatan ilginç bir kitap. * * *

  • Sıcak Kafa (Afşin Kum)
Sıcak Kafa, konuşma yolu ile bulaşan zihinsel salgın bir hastalığı konu ediniyor. Konu zaten ilgi çekici, üstüne olay örgüsünün İstanbul'da geçiyor olması ise ayrı bir güzel. Kitabı çok sevdim çünkü salgın hastalıklar yada dünyanın sonunu getiren felaketler vb. ... bu tarz şeyler bizim ülkemizde olsa nasıl bir kurgu ortaya çıkardı diye hep merak ederken Sıcak Kafa bu soruma bir nebze olsun cevap verdi.  * * * *

  • Tatar Çölü (Dino Buzzati)

"Genç teğmen Giovanni Drogo, ilk görev yeri olarak Tatar Çölü’ndeki Bastiani Kalesi’ne tayin edilir. Uzun boylu kalmak istemediği bu sınır bölgesinde geçirdiği seneler ona, vaktiyle gözünde büyüttüğü zafer tutkusunun kofluğunu ve askerlik hayatının monotonluğunu öğretir. “Yaşamı boyunca beklediği an” bir türlü gelmez. Zamanla “sesi, ihtiyar sesine dönüşür”, “bakışları çokg yaşlı bir adamın bakışları gibi sarımtırak ve camdan bir görünüş alır”. Varoluşun anlamsızlığı, boylu boyunca serilir önüne. Gündelik hayatın durağan ritmi, alışkanlıkların uyuşturucu etkisi ruhunun derinliklerine işlerken Tatar Çölü’nün sadece kendisinin değil aynı zamanda insanlığın sınır bölgesi olduğunu anlar. "



Boşa geçen bir ömür, ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Çok beğenerek okuduğum, varoluşçu bir roman. * * * * *



  • Yokyer (Neil Gaiman) 

"Genç ve iyi kalpli Richard Mayhew’un sıradan hayatı, bir kaldırımda karşısına çıkan yaralı genç kızın hayatını kurtarmasıyla sonsuza dek değişir. Bu iyilik Richard’ı var olduğunu hayal bile etmediği bir dünyayla –şehrin altındaki terk edilmiş Metro istasyonları ve kanalizasyonlarda gelişmiş karanlık bir yaşamla– tanıştırır. O artık, yarıklardan düşen insanların yaşadığı Aşağıtaraf’ın bir parçasıdır... ve eğer bildiği dünyaya dönmek istiyorsa, gölgelerin ve karanlığın, canavarların ve azizlerin, katillerin ve meleklerin şehrinde yaşamayı öğrenmek zorundadır."


Fantastik romanlara ilgi duyanların beğenerek okuyabileceği bir roman. Ayrıca daha önce Londra'da bulunduysanız kitabı daha bir zevk ile okuyacağınızı düşünüyorum. * * * *


  • Çocukluğun Sonu (Arthur C. Clarke )


"Dünya üzerindeki uygarlığımızın kaderini, insan neslinin akıbetini irdeleyen Çocukluğun Sonu, ters köşeye yatıran bir “öteki” anlatısı, farklı bir uzaylı istilası öyküsü, ütopya ve distopya arasındaki ince çizgiye dair, kalın harflerle tarihe geçen bir bilimkurgu klasiği…"


Her ne kadar sonu beni biraz hayal kırıklığına uğratmış olsa da, severek okuduğum bir bilimkurgu romanıydı. Romanın ilk 1953 de yayımlandığı düşünüldüğünde yazara hayran kalmamak elde değil. * * * *